Safaari : Kot mont
salmak: havlamak
samıt: kulakları iyi duymayan demek olsa da salak anlamında kullanılır
Sancak: salıncak
sandal: sandalet
Santim: bozuk metal para
Sarcaarı : Eşekarısı
Sayım : Pazartesi
Savulmak: çekip gitmek
Saya : Koyunların durdugu ağıl
Sayvant : kenarları açık, yüksek tavanlı yapı
Sefte : ilk defa
Seenmek : solup buruşmak (daha çok bitkiler için kullanılır)
Sergen : raf
Seslemek : dinlemek
seslenmek: çağırmak
Seki : Sandalye
Sıbıtmak : Atmak
Sınmak : Bıkmak
Sınaşmak : alışmak
Sızdırma : su kaçırmak
sızırma: kavurma
simka: resim ,fotğraf
Sini : Yer sofrası
Soğukluk : hoşaf
Somak : Yüzün çene,dudak ve yanak kısımlarından oluşan bölüm
Somak şişirmek : Bir şeye kızmış olmak
Somun : Ekmek
Susak : Aptal , içi boş kabak (eskiden içi oyularak su kabı olarak kullanılırdı)
Sündürmek : çekip uzatmak
sünecek: lastik
Süsmek : Boğanın boynuz atması
süven: kazık
Şapit:açık ağızlı,çok konuşan,geveze
Şapşak(maştrapa) : köylerde su içmek için kullanılan, demirden yapılmış, kenarında tutacağı olan genelde dışı beyaz renkte boyanmış bardak.
şaşbeş: şaşkın
Şefteli: şeftali
Şeytan arabası : Bisiklet
Şırlan : sıvı yağ
Şılak: parlak
Şivşelemek: birinin aleyhine doldurmak
Şopar : Çingene
Şoparka : Bayan çingene
|